Kitabın daha başlarındayken ''Martı'' adlı kitabı anımsattı bana. Kitabın ilerleyen sayfalarında ise ''Küçük Prens'' i...
Küçük Kara Balık; 1967, Martı; 1972 yıllarında yazılmış. Küçük Prens ise 1943 yıllarında yayımlanmış aslında.
Dış dünyayı merak eden küçük bir balığın bulunduğu yerden başka diyarlara gitmek istediği için diğer balıklar tarafından öldürülmek istenmesini çok aşırı buldum. Belki böyle bir düşünceden dolayı dışlanabilir ya da en fazla engellenebilir de öldürülmek istenmesi pek mantığıma yatmadığı gibi beni çok rahatsız ettiğini söylemeliyim.
Eğer bu kitap çocuklar için yazılmış ise ana karakter küçük kara balığın kendisini yutan kuştan kurtulmak için bıçakla öldürme girişiminde bulunması ve diğer bir kuşu da yok etmeye odaklanması benim pek hoşuma gitmedi. Yani öldürme yoluna gitmek yerine bu zorlu durumdan daha akıllıca yöntemlerle kurtulmasını tercih ederdim.
''Küçük Kara Balık'' kitabını yine bir çocuk kitabı olarak değerlendirdiğimde çok sert buldum. Bir naiflik, bir incelik aradım, bulamadım. Ve okurken bazı diyaloglardan hiç hoşlanmadım, çok kaba buldum; azarlama ve küçümseme içeren diyalogların olması beni rahatsız etti.
İyimser bir bakış açısıyla düşündüğümde Küçük Prens ve Martı kitaplarını okuduğum için ister istemez bir kıyaslama yoluna gidiyor da olabilirim. Benzer kitapları okumanın doğal bir sonucu olarak iyi kitaplar ön plana çıkarken daha az iyi olanlar göze batıyor sanırım.
Çocuklardan önce ebeveynlerin bu kitabı okuyup ondan sonra çocuklarına okutup okutmama konusunda bir karar vermelerini tavsiye ederim.
Not; Gördüğüm kadarıyla benim dışımda herkes bu kitaba hayran. Bende mi bir sorun var acaba? diye de kendime sormadan edemiyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder