Belki yazmaya devam etseler belli bir süre sonra istedikleri başarıya ulaşacaklar. Ancak birkaç yazı yazdıktan sonra istedikleri geri dönüşümü alamadıkları için hemen pes ettiklerini görüyorum.
Bu yüzden blog açacaklara kendi gözlemlerime dayanarak onları motive edecek ve yol gösterecek birkaç şey yazmak istiyorum.
Pes Etme: Blogumu açtığım ilk dönemlerde bazı bloggerların yazıları beni ümitsizliğe düşürmüştü.
Eleştirel ve herkesin blog açmaması gerektiği yönünde yazılardı. Biraz ürktüm. Biraz karamsarlığa kapıldım. Blog yazmayı bırakmayı bile düşündüm.
Sonra kendi kendime blogu bırakırsan kaybedersin, dedim.
Bana yol gösterici, bilgi verici ve beni motive edici bloggerları takip etmeye; pes ettiren karamsarlığa sürükleyen bloglardan uzak durmaya karar verdim.
Bir konuda yapılan araştırma, çalışma ve uygulama siz isteseniz de istemeseniz de başarıyı beraberinde getiriyor. İlk başlarda tökezlemem yanlış yazılar yazmam olağan. Henüz acemiyim. Yaza yaza öğrenebilirim. Yeni bir şeyi öğrendiğimizde, hep zorlanarak olmadı mı? Bu da böyle. Yanlışımız, hatalarımız elbet olacak.
(Bunu yazmamın amacı kesinlikle bloggerları eleştirmek değil. Sadece blog dünyasına adım atarken insanların yazdıkları, söyledikleri ister istemez sizi çok etkiliyor. Bir nevi her yazıdan nem kapıyor insan. Böyle durumlarda daha kararlı olunması için kendi tecrübelerimi aktarmaktı amacım. Bu acemilik dönemi atlattıktan sonra zaten her bloggerın görüşlerine saygı duymaya başlıyorsunuz. Sizi hiç etkilemiyor. Kendi bildiğiniz yolda devam ediyorsunuz. En azından bende öyle oldu.)
Blog, yazma konusunda iyi bir platform.
Yazma yeteneğimi geliştirmek için blogda yazmam gerektiğini hep hissettim. Sonradan fark ettim ki birçok faydası varmış.
Blog yazmanın faydaları; blogda yazarak bilgilerimi tazelemiş oluyorum. Araştırmaya yöneliyorum. Öğreniyorum.
İstikrarlı bir şekilde yazdığım için zihnim canlı, aktif.
Ve farkında olsanız da olmasanız da kendinize güveninizde bir artış oluyor. Konuşmalarınıza, tavırlarınıza bile bu yansıyor.
Kitap okuyorsunuz. Çünkü kitap okumanız için bir nedeniniz var.
Farkında olsanız da olmasanız da blog yazmak sizi etkiliyor.
Önemli olan blogunuzu açtığınız ilk dönemlerdeki zorluğu, motivasyon düşüklüğünü ve karamsarlığı aşmak. Bu dönem benim için 1 yılsa sizin için 3 ay olabilir. Kişiye göre değişir.
Blogda yazılarımın iyi olmadığını düşündüğüm zaman yazılarımın google sıralamasına girmeyeceğini kendime hatırlatarak bu endişelerimi bertaraf ettim.
Bazen iyi yazdığımı düşündüğüm yazılarımı sıralamada göremediğim zaman hayal kırıklığı yaşadım. Yine de pes etmedim. Sonradan gördüm ki istikrarlı şekilde yazdıkça bu iyi yazılarım er ya da geç google sıramasında görünmeye başlıyor.
İyi yazılarınız varsa kısa vadede sonuç alamasanız bile yazmaya devam edin. Çok sonraları da olsa karşılığını mutlaka görüyorsunuz.
Pes etmemek önemli. Örneğin bir defteriniz var. Bilgilerinizi ve öğrendiklerinizi bu deftere not alıyorsunuz.
Şimdi ise bir sanal defteriniz var. Ve bu sanal deftere yazın. Geri dönüşümünü düşünmeden. Sadece yazın. Araştırın.
Sonra bu yazdıklarınızı tekrar kontrol edin. Düzeltin. Blog yazsanız da bir yıl geçecek, yazmasanız da bir yıl geçecek. Vesveseye, umutsuzluğa kapılmadan yazmaya devam edin.
Birçok öğretmenin öğrencilerine blog açmalarını tavsiye ettiğini internette öğrendim. Ne kadar hoş bir durum. Küçük yaşta blog açarak yazmaya başlamak ileriki yıllar için çok güzel bir yatırım.
Gözlemlediğim kadarıyla başarıya ulaşmış bloggerların birçoğu arka planda daha önce birçok kez blog açıp başarısız olmuşlar. Pes etmeyip yeni bir blog açarak bu başarısızlık sürecinde öğrendiklerini yeni bloglarında uygulamış ve başarıya ulaşmışlar.
Yani göremediğimiz başarısızlık süreçleri var. Onlar bu dönemi pes etmek yerine bunu öğrenme süreci kabul ederek, devam etmişler. Bunu her zaman akılda bulundurmakta fayda var.
Ayrıca çok iyi bir araştırma ve öğrenmeyle bu başarısızlık sürecini kısaltmak da elinizde.
40 Tane Yazı:
Blogumda yayımladığım yazı sayısı 40' a ulaştığında ziyaretçi sayımda artış olduğunu gözlemledim.
Çünkü bu 40 yazının içinde birkaç yazımda internette çok fazla bilgi olmayan ancak çok aranılan konuları ele almışım. Ve geçen ay 5- 6 yazı yazmaya başlayınca da benim blogumda bir hareketlilik başladı.
İlginç olan bu ziyaretçi çeken yazılarımın bir önceki ve bir sonraki yazılarıma da ziyaretçi geldiğini fark ettim.
Ayda 5-6 yazı yazmaya başlayınca diğer yazılarım ya google sıralamasında gözükmeye ya da daha üstlere çıkmaya başladığını da gördüm. Keramet 40 sayısında olup olmadığımı bilemem. Ancak yazdığım bu 40 yazıyla birlikte tecrübem arttı.
Ve birden daha seri yazmaya başladım.
Blog konusunda daha donanımlı hale geldiğimi fark ettim.
Eğer iyi ve faydalı bir yazı yazarsam üst sıralarda olacağıma eminim ve farkındayım. . Artık tek emelim daha iyi nasıl yazabilirim? Daha faydalı bilgiler nasıl oluşturabilirim? düşünceleri içindeyim.
O yüzde en az blogunuzda 40 yazıya ulaşmadan pes etmeyin. Ama baştan savma yazılar da yazmayın. İyi ve faydalı yazılar yazdıkça belli bir seviyeye yükseleceğinizi fark edeceksiniz.
Tabii blogumda 100. yazımı yayımladığımda nasıl bir durumla karşılaşacağımı şimdiden merak etmeye başladım.
Başarının Sırrı: 10 bin saat kuralı yazımı okursanız aslında ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. 40 sayısı keramet değil de tecrübe, araştırma, öğrenme ve emeğin bir neticesini görmeye başlamak için bir ilk basamak.
Söyleyeceğim şey sabır, süreklilik, araştırma, çalışma ile istikrarlı yazı yazdığınız sürece yavaş yavaş ilerleme katettiğinizi fark edeceksiniz.
Blogunuzu iki şekilde beğendirebilirsiniz:
1. Blogunuzda bilgi içerikli, faydalı yazılar varsa ;
2. Yazma konusunda yetenekliyseniz.
Her ikisine de sahipseniz sizi kim tutar.
İkisi de yoksa araştırma, çalışma ile kendinizi bu konuda geliştirebilirsiniz. Önemli olan bu işin peşini bırakmamak.
Şu yazılar da ilginizi çekebilir:
1-Blog Ziyaretçi Sayısını Arttırmanın Yolları
2-Hangi Konuda Blog, Youtube Kanalı Açmalıyım?
3-Blog Yazarlığı
4-Blogger Olmak İsteseyenler için Notlarım
Eleştirel ve herkesin blog açmaması gerektiği yönünde yazılardı. Biraz ürktüm. Biraz karamsarlığa kapıldım. Blog yazmayı bırakmayı bile düşündüm.
Sonra kendi kendime blogu bırakırsan kaybedersin, dedim.
Bana yol gösterici, bilgi verici ve beni motive edici bloggerları takip etmeye; pes ettiren karamsarlığa sürükleyen bloglardan uzak durmaya karar verdim.
Bir konuda yapılan araştırma, çalışma ve uygulama siz isteseniz de istemeseniz de başarıyı beraberinde getiriyor. İlk başlarda tökezlemem yanlış yazılar yazmam olağan. Henüz acemiyim. Yaza yaza öğrenebilirim. Yeni bir şeyi öğrendiğimizde, hep zorlanarak olmadı mı? Bu da böyle. Yanlışımız, hatalarımız elbet olacak.
(Bunu yazmamın amacı kesinlikle bloggerları eleştirmek değil. Sadece blog dünyasına adım atarken insanların yazdıkları, söyledikleri ister istemez sizi çok etkiliyor. Bir nevi her yazıdan nem kapıyor insan. Böyle durumlarda daha kararlı olunması için kendi tecrübelerimi aktarmaktı amacım. Bu acemilik dönemi atlattıktan sonra zaten her bloggerın görüşlerine saygı duymaya başlıyorsunuz. Sizi hiç etkilemiyor. Kendi bildiğiniz yolda devam ediyorsunuz. En azından bende öyle oldu.)
Yazma yeteneğimi geliştirmek için blogda yazmam gerektiğini hep hissettim. Sonradan fark ettim ki birçok faydası varmış.
Blog yazmanın faydaları; blogda yazarak bilgilerimi tazelemiş oluyorum. Araştırmaya yöneliyorum. Öğreniyorum.
İstikrarlı bir şekilde yazdığım için zihnim canlı, aktif.
Ve farkında olsanız da olmasanız da kendinize güveninizde bir artış oluyor. Konuşmalarınıza, tavırlarınıza bile bu yansıyor.
Kitap okuyorsunuz. Çünkü kitap okumanız için bir nedeniniz var.
Farkında olsanız da olmasanız da blog yazmak sizi etkiliyor.
Önemli olan blogunuzu açtığınız ilk dönemlerdeki zorluğu, motivasyon düşüklüğünü ve karamsarlığı aşmak. Bu dönem benim için 1 yılsa sizin için 3 ay olabilir. Kişiye göre değişir.
Blogda yazılarımın iyi olmadığını düşündüğüm zaman yazılarımın google sıralamasına girmeyeceğini kendime hatırlatarak bu endişelerimi bertaraf ettim.
Bazen iyi yazdığımı düşündüğüm yazılarımı sıralamada göremediğim zaman hayal kırıklığı yaşadım. Yine de pes etmedim. Sonradan gördüm ki istikrarlı şekilde yazdıkça bu iyi yazılarım er ya da geç google sıramasında görünmeye başlıyor.
İyi yazılarınız varsa kısa vadede sonuç alamasanız bile yazmaya devam edin. Çok sonraları da olsa karşılığını mutlaka görüyorsunuz.
Pes etmemek önemli. Örneğin bir defteriniz var. Bilgilerinizi ve öğrendiklerinizi bu deftere not alıyorsunuz.
Şimdi ise bir sanal defteriniz var. Ve bu sanal deftere yazın. Geri dönüşümünü düşünmeden. Sadece yazın. Araştırın.
Sonra bu yazdıklarınızı tekrar kontrol edin. Düzeltin. Blog yazsanız da bir yıl geçecek, yazmasanız da bir yıl geçecek. Vesveseye, umutsuzluğa kapılmadan yazmaya devam edin.
Birçok öğretmenin öğrencilerine blog açmalarını tavsiye ettiğini internette öğrendim. Ne kadar hoş bir durum. Küçük yaşta blog açarak yazmaya başlamak ileriki yıllar için çok güzel bir yatırım.
Gözlemlediğim kadarıyla başarıya ulaşmış bloggerların birçoğu arka planda daha önce birçok kez blog açıp başarısız olmuşlar. Pes etmeyip yeni bir blog açarak bu başarısızlık sürecinde öğrendiklerini yeni bloglarında uygulamış ve başarıya ulaşmışlar.
Yani göremediğimiz başarısızlık süreçleri var. Onlar bu dönemi pes etmek yerine bunu öğrenme süreci kabul ederek, devam etmişler. Bunu her zaman akılda bulundurmakta fayda var.
Ayrıca çok iyi bir araştırma ve öğrenmeyle bu başarısızlık sürecini kısaltmak da elinizde.
40 Tane Yazı:
Blogumda yayımladığım yazı sayısı 40' a ulaştığında ziyaretçi sayımda artış olduğunu gözlemledim.
Çünkü bu 40 yazının içinde birkaç yazımda internette çok fazla bilgi olmayan ancak çok aranılan konuları ele almışım. Ve geçen ay 5- 6 yazı yazmaya başlayınca da benim blogumda bir hareketlilik başladı.
İlginç olan bu ziyaretçi çeken yazılarımın bir önceki ve bir sonraki yazılarıma da ziyaretçi geldiğini fark ettim.
Ayda 5-6 yazı yazmaya başlayınca diğer yazılarım ya google sıralamasında gözükmeye ya da daha üstlere çıkmaya başladığını da gördüm. Keramet 40 sayısında olup olmadığımı bilemem. Ancak yazdığım bu 40 yazıyla birlikte tecrübem arttı.
Ve birden daha seri yazmaya başladım.
Blog konusunda daha donanımlı hale geldiğimi fark ettim.
Eğer iyi ve faydalı bir yazı yazarsam üst sıralarda olacağıma eminim ve farkındayım. . Artık tek emelim daha iyi nasıl yazabilirim? Daha faydalı bilgiler nasıl oluşturabilirim? düşünceleri içindeyim.
O yüzde en az blogunuzda 40 yazıya ulaşmadan pes etmeyin. Ama baştan savma yazılar da yazmayın. İyi ve faydalı yazılar yazdıkça belli bir seviyeye yükseleceğinizi fark edeceksiniz.
Tabii blogumda 100. yazımı yayımladığımda nasıl bir durumla karşılaşacağımı şimdiden merak etmeye başladım.
Başarının Sırrı: 10 bin saat kuralı yazımı okursanız aslında ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. 40 sayısı keramet değil de tecrübe, araştırma, öğrenme ve emeğin bir neticesini görmeye başlamak için bir ilk basamak.
Söyleyeceğim şey sabır, süreklilik, araştırma, çalışma ile istikrarlı yazı yazdığınız sürece yavaş yavaş ilerleme katettiğinizi fark edeceksiniz.
Blogunuzu iki şekilde beğendirebilirsiniz:
1. Blogunuzda bilgi içerikli, faydalı yazılar varsa ;
2. Yazma konusunda yetenekliyseniz.
Her ikisine de sahipseniz sizi kim tutar.
İkisi de yoksa araştırma, çalışma ile kendinizi bu konuda geliştirebilirsiniz. Önemli olan bu işin peşini bırakmamak.
Şu yazılar da ilginizi çekebilir:
1-Blog Ziyaretçi Sayısını Arttırmanın Yolları
2-Hangi Konuda Blog, Youtube Kanalı Açmalıyım?
3-Blog Yazarlığı
4-Blogger Olmak İsteseyenler için Notlarım
0 yorum:
Yorum Gönder